DÖRT YAPRAKLI YONCA

Dört yapraklı yoncanın şans getirdiğine dair inancın temelinde şansın zor bulunurluğuna dikkat çekmenin yer aldığını düşünüyorum. Üç yapraklı yoncaların yaygınlığında sayıca az olan dört yapraklıyı bulmak, şanslılarla şanssızlar arasındaki sayı farkını vurguluyor. Bu benim için çok iç yaralayıcı, hüzün verici, umut köreltici ve kalp kırıcı bir durum teşkil ediyor. Belki içten içe bu hüzne tepki olarak, belki de yürekten inanmadığımdan, bu algıyı yersiz buluyorum ve şans ile dört yapraklı yonca arasında kurulan ilişkiyi reddediyorum. Bunun yerine, tüm çiçekleri şans olarak, şansı da çiçek olarak değerlendiriyorum.


Çiçek zamanla ve emekle açar. Belli bir süre en güzel hâliyle varlığını sürdürür. Mevsimsel ya da yetersiz güneş ışığı ve su alımı sebebiyle solar. Bazı çiçek dökülür ve yeniden taptaze tomurcuklar vererek onları her biri birbirinden güzel hâle büründürür. Bazı çiçek ise tıpkı bir insan gibi ölür ve dirilmez.


Hayatta her insanın şansı vardır. Bazı insanlara daha anne rahmine düşerken en güzel dönemini süren çiçekleri armağan eder hayat. Bazı insanlar da tohumlarını alıp saksılarda kendileri yetiştirirler çiçeklerini. O çiçekler gün gelir birer yıldız gibi ışıldar. Yani insan sonradan kendi gücüyle inşa eder şansını. Elinde çiçekle doğan insanla çiçeğini sonradan büyüten insan aslında eşittir. Çünkü ikisinin de çiçeği vardır ve ikisi de belli dönemlerde çiçeklerini kaybedebilirler. Ama bir çiçek olmazsa başka çiçek yetişir imdada. Çünkü sonsuz çiçek var bu hayat yolunda. Dönem dönem dökülse de solsa da, insan çiçeksiz kalmaz bu dünyada.