NASIL AMA?

Boğazın kenarında oturup elimi yüzüme yaklaştırdım. Perspektiften ötürü ötede kalan kocaman boğaz, gözümün hemen önündeki parmağımın ucu kadardı. Parmağımı bir kitabın sayfasını çevirir gibi, boğazın üzerinde gezdirdiğimi düşledim. Suların parmağımın ucunda çalkalandığını, martıların gelip geçerken elime çarptığını; sonra, çay karıştırır gibi, parmağımı suya daldırıp, boğazın dibinden başlayarak yüzeyine kadar daireler çizdiğimi, tüm deniz canlılarının, kayalıkların, atıkların, kısacası her şeyin tıpkı o çay bardağının dibinde kalan çay tortusu gibi zerrecikler halinde parmağımın ucunda biriktiğini düşündüm. O devasa elimi açtım, denizden avucuma su doldurmak gibi, bütün boğazı avuçladım. Su, içindeki her şeyle avcuma dolarken, vapurlar, tekneler, gemiler aradan sızıp kaçıştı ve her şeyiyle çekilmiş boğazın çorak zeminine çakıldı. Bütün su, suyun altında yaşayan canlılar ve gökte uçan kuşlar aynı yerde, avcumun içinde buluşmuştu. Sonra, elim gitti zihnimden. Her şey yerli yerine döndü. Bu sefer de, İstanbul büyüklüğünde insan suretine benzer bir yaratık göründü gökte. Devasa dilini çıkardı ve tüm şehri yaladı. Boğaz çalkalandı, dalgalandı, deniz taşıtları devrildi, battı. Üç boğaz köprüsü yamulup sürüklendi. Binalar, Aya Sofya, Kız Kulesi, Galata Kulesi, Ortaköy Camii, Sultan Ahmet Camii, Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, tüm camiler, saraylar, yalılar, villalar, apartmanlar sarsıldı. İnsanlar bulundukları yerde kaydılar, sokaktaki herkes, kuşuyla, insanıyla, köpeğiyle, kedisiyle birlikte o dil darbesinin etkisiyle öbek öbek toplaştı. Yaratık, tek seferde yalayıp dağıttığı İstanbul’u içine çekti ve yuttu. İstanbul, her şeyiyle, içinde yaşayan her canlısıyla, tüm insan nüfusuyla yaratığın midesine indi. Biz bir yaratığın midesinde nefes almaya, yeniden düzen kurup hayatımıza devam ettik. Buradan yola çıkarak, o yaratık dünyanın ta kendisi oldu zihnimde. Madem biz bir yaratığın midesinde yaşantımıza bir şekilde devam ediyoruz, o zaman hâl-i hazırda süregelen yaşamımızın mekânı olan dünya, aslında o yaratığın midesi durumunda. Belki de o yaratık İstanbul büyüklüğünde değil, evren büyüklüğündedir ve dünya da onun midesidir. Nasıl ama?😄❤️

30 Eylül 2022

Yorum bırakın