MEYVE MİYİZ?

İnsan ne kadar yaşarsa o kadar mı büyür? Ya da insan ne kadar büyürse o kadar mı olgunlaşır? Aslında bazen bazı insan kendisini meyveye benzetiyor, sanıyorum. Çünkü meyve yaşadıkça büyür, büyüdükçe olgunlaşır. Ama insan öyle değildir temelde. İnsanların anlama, öğrenme, algılama, duygulanma diye çeşitlendirebileceğimiz özellikleri vardır. İnsan, yaşadığı kadar değil, anladığı, öğrendiği, duygulandığı kadar olgunlaşır. Olgunluk da bir insanı büyüten asıl etkendir. Yani insan önce olgunlaşır. Olgunlaşmak da büyümeyi beraberinde getirir. İnsan ne kadar yaşarsa o kadar büyür kısmı sadece bedeni ilgilendirir. Evet, ne kadar yaşarsak o kadar büyür ve değişir bedenimiz. Fakat bazen insanın içi dışına uymaz. Minicik bir algı dünyasında yaşayan biri, yaşı kaç olursa olsun küçüktür. Ama algıları açık, duygulu, bilgiye aç, öğrenmeye ve kendisini geliştirmeye açık bir insan da, yaşı kaç olursa olsun büyüktür. Çünkü yüreği olgundur. Bazen insanların yaşı gereği başkalarından büyük olması sebebiyle kendisini daha saygıdeğer ve bilgili gördüğünü gözlemliyorum. Oysa kendisinden küçük olanların iç dünyasındakiler, yani iç yaşı gereği onlar daha büyüktür. Hâl böyle olunca, insan insanla yaş olarak kıyaslanmamalı. Konu büyük-küçük olmak ise, önceliğimiz dışımız değil, içimizdir. Çünkü meyvenin iç dünyası yoktur ve o, sadece dıştan ibarettir ama insan böyle değildir. İnsan, iç dünyasını beslediği, büyüttüğü kadar insandır ve ancak onunla saygınlık kazanabilir.

Yorum bırakın