KENDİNE ONAY VERMEK

Yapılacaklar, edilecekler ve yapılamamışlar, edilememişler listesi uzayıp gidiyor önümde. Neleri ne zaman nasıl yapmalıyım, bilemiyorum. Zihnimde anlam algısı silikleşiyor zaman zaman. Her şeyin hallaç pamuğuna dönüştüğünü hissettiğim anlar sıklaşıyor.

Hayatıma baktığımda silik bir silüet görüyorum. Kendisini her şeyin dışında, kendi konfor alanında bırakmış, yalnız ve özgün bir kız. Özgürlüğünü duyumsadığı yerlere özgürce ve özgünce koşan, kendini kendisiyle onaran bir kız.

Söz konusu kıyasa gelince çoğu kişi için ne kadar sıkıcı bir hayatım var aslında. Gücünü durmaktan alan, stabil bir yaşam. Bu bana kendi yapımın bir diktesi esasında. Bu benim seçimim değil, biçimim. Seçim ile biçim farklı şeyler sonuçta. Kendi biçimimde yaşarken hem “Oh be!” hem “Of be!” diyorum. Kendimden memnuniyet seviyem biçimimin aksine, hayli devinimli. Fakat şunu gözlemledim ki, ne olursa olsun tenkit etmeyi bir kenara bırakıp kendime şefkat gösterdiğimde, aynaya bakınca kaşlarımı çatmak yerine gülümsediğimde kendimi daha tamamlanmış, daha mutlu, daha özgür hissediyorum. Böyle anlarda şunu fark ediyorum, sanırım bu hayatta ben en çok kendi onayıma ihtiyaç duyuyorum❤️

Yorum bırakın